71. Makale: MÜRİD VE MURAD

Sen ya müridsin ya murad...

Ya Allah (CC) tarafından istenilen birisin veyahut O’nu (CC) isteyen bir müridsin.

Mürid olduğunu kabul edersen bütün yüklerin merkezi olduğunu da kabul edersin

yahut bütün ağırlıkları omuzunda taşıyan biri olduğunu bileceksin. Çünkü arayıcısı,

arayıcı her güçlüğe katlanmalı; arzusuna ermesi, istediğini bulması için bu yükleri

çekmesi gerek.

Talip için beladan kaçmak olmaz. Nefsine hastalık gelir. Çocuğun ölür, malın

çalınır. Bağına bahçene afet gelir. Bunların hepsini hoş karşılayacaksın. Bunlar, seni

manevî günahlardan, kirlerden koruyacaklardır. Böylece hakikati sevenlere

katılacaksın; onları bulacaksın.

Bu mana demek değildir ki bu gibi afetleri arayacaksın… Hayır. Gelene razı

olacaksın, yani elinde olmadan…

Eğer murad isen yine vazifelerin olacak. O zaman daha ağır bir vazife ile

başbaşasın. İşte o zaman Hakk’ı (CC) sakın itham etme. Bela gelirse şikayet etme.

Sonra kıymetin düşer. Hakk (CC) seni seviyor. Böyle ufak tefek işlerle seni tecrübe

ediyor. Seni tam olgun mertebeye çıkarmak için bunlarla deniyor. Böylece derecen

yükselir. Velîlerin derecesine çıkarsın. Senin derecen onlardan alttır. Yerinde

kalmak mı istersin? Onların yeri, senin bulunduğun süfli alemden yücedir. Onların

yanına varmak istemez misin? Bulunduğun durum aşağıdır. Bu aşağılık içinde

kalmayı arzu eder misin? Sen bunları arzu etsen bile Allah (CC) istemez. Çünkü O

(CC), seni seçmiştir. Senin için O’nun (CC) bilgisi, senin bildiklerinden çok

üstündür.

O (CC), senin için iyiyi seçiyor; en güzeli hazırlıyor. En yararlı hangisi ise onu

söylüyor. Sen bunları kabul etmekten çekmiyorsun.

Burada sen bazı şeyler diyebilirsin. Mesela:

en çok sevilene oluyor.”

Bu durumda sana Peygamberin (SAV) durumunu anlatmak yeter. O (SAV), en çok

sevilendir. Bununla beraber en fazla cefa çekendir. Bu hali Peygamberimiz (SAV)

şöyle beyan ediyor:

kimsenin çekmediği ezayı çekerim. Öyle zaman oldu ki bir ay yiyecek bulamadım.”

Yine buyuruyor:

İşte Hadis-i Şerifler. Bunlar cefaları anlatır. Sebebi ise ilahi derecelerinin artması

içindir. Onların derecesi ancak dünyada yapılan amelle yükselir. Dünya ise öbür

alemin kazanç yeridir.

Peygamberlerin (AS) vazifesi, ilahi emirleri yerine getirdikten sonra sabırlı olmak

ve olan işlere mukavemet etmektir.

Sonra bu dünya biter. Öbür alem başlar; ebedî saadete ererler.