59. Makale: BELAYA SABIR NİMETE ŞÜKÜR

Halin iki durumdan başka yorumlanamaz. Onlar, bela ve nimet halidir.

Bela içinde isen sabretmeye çalış. Sabretmeye çalışmak, her insan için en az

yapılması gereken bir vazifedir. Bundan sonra sabırlı olmak var. Zorla sabretmek,

pek iyi sayılmaz. Bizzat haliyle sabırlı olmak daha iyidir. Ama güzeli rızadır. Bundan

sonra uysallık gelir. Uysal olmak, bir insan sahibi için en iyi şeydir.

Kendini yok görüp kadere teslim olmak da iyidir, ama herkes bunu yapamaz. Bu,

varlığını ilahi varlığa veren zümrenin işidir.

Sana gelen nimet olduğu takdirde şükür yolunu tutman gerekir. Bu şükür ise üç

şekilde olur: Dille, kalple ve bütün duygularla.

Dil İle Şükür: Bütün nimetlerin Allah’ın (CC) olduğunu itiraf etmek. Nefse, kuvvete,

halka, güç ve kuvvetine bir pay çıkarman şükrü bozar. Birçok vasıta ile sana iyilik

yapılabilir. Bunları da Allah (CC) tarafından yaratılmış birer sebep bilmen gerek.

Çünkü dış görünüşte her ne kadar bazı sebepler ve deliller varsa da bunların

ötesinde ilahi kudreti sezmen gerek.

Her şeyi yapan Allah’tır (CC); yaratan, veren, getiren O’dur (CC). O (CC),

şükredilmeye herkesten daha layıktır. Neden sebeplere bağlanmak doğru görülsün?

Asıl sebebi de yaratan Allah (CC) olduğuna göre şükre hak kazanacak olan da Allah

(CC) olmalı, değil mi?

Sana bir hediye gelse, o hediyeyi getiren güzele mi bakman lazım?.. Ona mı nimet

sahibi diye itibar göstermen gerek? Hayır, asıl o hediyeyi sana gönderene şükür ve

saygılarını takdim etmen gerekir. Nimeti getireni görüp onun esas sahibini

unutuyorsan şu ayetin bildirdiği zümreye dahil olursun:

Akıllı kimse, işin sonunu bilendir. Sebeplere bağlanan kısa akıllıdır. Dışa bağlanıp

işin iç alemini unutmak bir cahillik sayılır.

Kalp İle Olan Şükür: Bu bir itikat işidir. Buna inanmak lazımdır. Kopmaz bir manevi

bağa sarılmak gerektir. O bağ şöyle gelişmelidir; bilmelisin: İçinde ve dışında

durmanda veya yürümende ne gibi tad ve iyilik varsa hepsi Allah’ındır (CC). Hatta

yaptığın şükür bile. Kalben bunları bildikten sonra dilin ona bir tercüman olmalıdır.

Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin şu ayetlerine iyice inanmalısın. Çünkü kalpten bunlara

inanmış olman bir şükürdür:

nimetlerini bol bol sermiştir.”

Bunlara inanmış olan bir iman sahibi için Allah’tan (CC) başka yardımcı ve şükre

layık kimse düşünülebilir mi?

Duygularla Olan Şükür: Bu da bütün duyguları ibadetle kullanmakla olur. Şunu da

ilave edelim ki Allah’ın (CC) emirleri dışında hiçbir sese kulak vermemek lazımdır.

Bu durumda nefis, şeytan ve şahsi arzu uyulmaması gereken şeylerdir. Allah’tan

(CC) gayri hiçbir şeye uymamak lazımdır. Hele Allah’a (CC) ibadet eder gibi bir

şeye tapmak hiç olmaz. Bu yapıldığı takdirde zalimler içine girilmiş olur. Bu

zümreye zalim denildiği gibi haksızlıklar için cebir kullanan demek de olur. Allah’ın

(CC) emri dışında başkasına emir vermek, bir zor kullanma olmasa dahi zulümdür.

Bu hali insan şahsi için yapsa da zulüm olur. Bu yol, salih ve yararlı insanların yolu

sayılmaz. Bunlar hakkında ilahi hüküm şudur:

denir. Diğer bir ayetle ise kâfir olduğu beyan edilir.

Bu işin sonu da iyi olmaz. Netice ilahi bir azap olan cehenneme kadar götürür. O

cehennem, akla gelen basit ateş gibi değildir. Onu tutuşturacak şey, kükürt taşı ve

insandır. Dünyanın hafif ateşine bir an dayanmak imkansızdır. Ahiretin büyük

azabına nasıl dayanılır? Nefse uyar, halka tapar, Hakk’ı (CC) bırakırsan gideceğin

yerin cehennem olacağını unutma. O gün orada:

diye bağırmak fayda getirmez. Her ne kadar:

söylesen yine seni çıkaran olmaz. Ancak imanın elden gitmemişse bir zaman yanar,

sonra çıkarsın. Ancak günah kadar yanmak lazımdır.

Nimet ve bela halinde ol ve onların icaplarını yerine getirmeye bak. Bütün ömrün

bunların dışında değildir. Yukarıdan beri anlattığım gibi her şeyin has hakkını öde…

Belaya sabret… Nimete de şükür…

Bela halinde insanlara şikayette bulunma. Bu halinde en ufak bir sıkıntı hali dahi

belli etmemeye çalış. Halini kimse bilmesin. Hakk’ı (CC) itham etme. Hikmetine

karışma. Nimetini boşa götürme. Dünya ve ahiretle işlerine yarayacak şeyleri seç.

Eğer bir derdin varsa Allah (CC) istemedikten sonra kimse şifa veremez.

sebebini de veren yine O (CC). Aksi halde Hakk’a (CC) eş koşmak olur. Halbuki O’na

(CC) mülkünde ortak yoktur.

O’nun izni (CC) olmadan iyilik ve kötülük olmaz. Ne gelir olur ne de gider. Gerek

afiyet gerek gayrı hepsi O’nun (CC) emriyle olur. Gerek dış aleminde gerekse iç

aleminde insanlara fazla kıymet verme. Herkesi olduğu kadar değerlendir. Netice

de onlar da senin gibi bir kuldur. Allah’ın (CC) isteği olmasa senin hiçbir şeyin zayi

olmaz. Bu hallerde sana düşen en büyük iş, sabretmek ve razı olmaktır. Çünkü

Hakk’ı (CC) bırakıp halka koşmak haramdır, yasaktır.

Hakk’ı (CC) her kötülükten tenzih et. Nefsin şerrinden ona sığın. Tevhid yoluna gir.

O’nun (CC) birliğini itiraf et. Nefsin elinden kurtulman en büyük iştir; buna

çalışman lazımdır. Taa ömür sona erip nefsin bitinceye dek sabırlı ol; Hakk’ın (CC)

emirlerine uy.

Elbet darlık gider. Bir gün olur darlık kalkar. Nimet gelir; saadet, selamet yolları

açılır. Peygamberimizin (SAV) halini düşün. Diğer Peygamberlerin (AS) başına

gelenleri dinle. Bilhassa Eyyub Peygamberin (AS) hali senin için en büyük derstir.

Hepsinin sıkıntısı gitti; hem de gecenin gündüze karşı yok olan karanlığı gibi. Yaz

olunca kaybolan kışın soğuğu gibi. Her şeyin bir zıddı vardır. Her şeyin bir sonu ve

her şeyin bir bitim tarihi olur. Sabır, her iyiliğin anahtarı hükmündedir. Bir Hadis-i

Şerifte:

Buyuruldu. Diğer yerde ise:

Buyurulmuştur.Şükür, nimetin saklanma kabıdır. Gelen her nimet bir muhafazaya

muhtaçtır. Muhafaza edilmezse yok olup gider. Nimetlere şükür etmediğin zaman

elinden hepsi gider. Bu anlatılanlar, büyük öğütlerdir; bunları oku. İbret al.

İnşaallah bir gün kurtulursun.