Bütün manevi haller saklıdır. Allah (CC) dostu da onları saklamaya memurdur. Her
saklanması lazım gelen şeylere Kabz hali, diğerine de Bast tabir olunur. Bu cihetten
bir velinin iki hali vardır demek icap eder:
Biri Kabz (Sıkıntı), öbürü Bast (Serbest).
Hali muhafaza Kabz; kaderle hareket etmek Bast’tır. Kadere uymak, serbest haldir.
Ona bağlı olarak işleri kader çerçevesi içinde görmek en rahat alemdir. Daha sonra
zuhura gelecek manevi halleri saklamak lazımdır. Bir veli, kerametini saklamak
zorundadır.
Kaderde saklanacak bir şey yoktur. Bu yüzden ona münakaşasız uymak, onun
zuhurunu beklemek en iyisidir. Gelen kendiliğinden gelir. Olacak iş, istenmese de
olur.
Bunların kendine göre makamları vardır. İrade-i İlahîye ile hareket eden kimsenin
kaderden haberi olmayabilir ki o kimseden bazı haller zuhur edebilir; bir nevi
keramete benzer… fakat değildir. Bu sebepten zuhura gelecek bir işi saklamak
yerinde olur. Çünkü hikmeti bilinmez. Çünkü iyi sanılan şey kulun arzusu hilafına
çıkması mümkündür.
Kader-i İlahîye tam dalmış olanda böyle bir mahzur yoktur. O, kendisine bir şey
izafe edemez. Keramet bile olsa kader-i ilahi olduğunu bildiği için açığa
vurmasından bir zarar gelmez. Bu makam çok ağır bir makamdır. Bu kader
makamına girmek için birkaç devre geçmesi lazımdır.
Başta insanın bu makama ermesi ilahi irade ile istendiği takdirde kendisine şahsi
istek ve temenniler hakkında bazı emirler vaki olur. Bazı zamanlar bir yoklama gibi
sual gelir. Suale benzemez, ama öyle demek daha iyi olur. Mesela:
Gibi bir teklif vaki olur. Bunu takiben de:
Emri gelir. Daha başka şekilde zühd yolu telkin edilir. Ve o yolu tutar. Böylece bir
zaman kalbi boşalır. Bütün istek, arzu, temenni yok olur; yalnız Allah (CC) aşkı
kalır.
Bundan sonra gelecek tecelli değişebilir. Bazı vasıtalarla istemeye izin verilir.
Kısmetini istemeye başlar. Çünkü kısmetini alması ve nasibini yemesi lazım. Bu
sebepten yer içer, ama kaderin içinde kaldığını iyi bilir. Bunu bildiği halde yine
Allah’a (CC) dua eder. Nasip ister. Halbuki istemese dahi o şeyin geleceğini bilir.
Bunu yapmasının sebebi de edep icaplarına uyduğunu göstermektir. Bunu böyle
yaptığı için Allah (CC) indinde sevgi derecesi daha çok artar. Kerametlerin
saklanması halinden kurtulmak bir nimet sayılır. Bir velinin her işi açık olması da
ayrı bir fazilettir. Bu duruma gelmek için isteme derecesine çıkmak lazım. Haddi
aşmamak bir yüktür. Buna her veli dayanamaz. Bu makam ağırdır. Kader içinde
kalmak daha iyidir. Bir sürü güçlükler ve sır saklamalar ağır bir vazifedir. Ama
kader içinde hoş geçinmek daha rahattır. Çünkü gizli tutulması gereken bir hal
yoktur.
denir, geçilir.
Burada bir sual tevcih etmek mümkündür. Bu da bizim bu anlattığımız son şekil için
bir, Kaderiyeci tabirinin kullanılma tehlikesidir.
Madem kader içinde hareket ediyor, o halde emir ve vazifelerin ne lüzumu var?
Sonra:
Ayetini red demek oluvor gibi bir söz söylenmesi beklenebilir.
Bunun cevabı basittir. İlk bakışta hiçbir veli böyle bir kötü yola girmez. Allah’ın
(CC) sevgili kullarını böyle bir hareket yapmaktan tenzih ederiz. Şu iyi bilinmelidir
ki bu kadar yüksek bir makama eren kötülük yapamaz. Kötülüğe ait bütün arzuları
sönmüştür. Daha evvel de belirttiğimiz gibi bu hal lafla değil, kolay anlaşılması için
evvela hal sahibi olmak lazımdır. Bir insan, ilahi kudret ve kuvvet sayesinde en üst
makama çıksın; sonra da dinin emirleri dışında iş yapsın; bu imkansızdır. Bir defa
bu makam sahibinin iradesi Hakk’a (CC) bağlıdır. Hakk (CC) ise en güzel şeyleri
ister. Hakk’tan (CC) güzel işler zuhur eder. O insan, iyi iş yapmak için bir güçlükle
de karşılaşmaz. Allah (CC) onu her kötülükten esirger. Nasıl ki Allah-ü Teala (CC):
kullarımızdandı.”
Buyurdu. Diğer ayette ise:
Buyurdu. Bu, şeytana bir azar idi.. Ayrıca şeytanın:
Dediğini de Rabbimiz (CC) bize haber veriyor.
Yukarıdaki sualinle senin bir zavallı insan olduğun anlaşılır. Zamanımızın sapıkları
gibi bir veliyi görmek yerinde olmaz. Veli, Allah’ın (CC) himayesindedir. Diğeri ise
şeytanın kucağındadır.
Allah’ın (CC) himayesinde olana şeytan nasıl yanaşır? Böyle bir makam sahibi için
kötü şeyler nasıl düşünülür? Yukarıdaki soruyu sormak kadar düşünmek de bir
hatadır. Bu yolun hakiki yolcuları, yalnız hal sahibidir. Onlar, sözde bir veli geçinip
dinin emirlerini hiçe sayan değildir. Bu sual yolunu takip edenler, bir sapıklık içinde
bulunmaktalar.Allah (CC) sonsuz kuvvet ve kudretiyle bizleri bu yolun sapıklarından
saklasın. Ve bizleri muhafazası altına alsın. Bizleri ve bu yolun hakiki yolcularını
gerek dış ve gerekse iç alemi zengin olanlardan kılsın. İyiliklerini üzerimizden eksik
etmesin.