57. Makale: KADERDE NİZA YOKTUR

Bütün manevi haller saklıdır. Allah (CC) dostu da onları saklamaya memurdur. Her

saklanması lazım gelen şeylere Kabz hali, diğerine de Bast tabir olunur. Bu cihetten

bir velinin iki hali vardır demek icap eder:

Biri Kabz (Sıkıntı), öbürü Bast (Serbest).

Hali muhafaza Kabz; kaderle hareket etmek Bast’tır. Kadere uymak, serbest haldir.

Ona bağlı olarak işleri kader çerçevesi içinde görmek en rahat alemdir. Daha sonra

zuhura gelecek manevi halleri saklamak lazımdır. Bir veli, kerametini saklamak

zorundadır.

Kaderde saklanacak bir şey yoktur. Bu yüzden ona münakaşasız uymak, onun

zuhurunu beklemek en iyisidir. Gelen kendiliğinden gelir. Olacak iş, istenmese de

olur.

Bunların kendine göre makamları vardır. İrade-i İlahîye ile hareket eden kimsenin

kaderden haberi olmayabilir ki o kimseden bazı haller zuhur edebilir; bir nevi

keramete benzer… fakat değildir. Bu sebepten zuhura gelecek bir işi saklamak

yerinde olur. Çünkü hikmeti bilinmez. Çünkü iyi sanılan şey kulun arzusu hilafına

çıkması mümkündür.

Kader-i İlahîye tam dalmış olanda böyle bir mahzur yoktur. O, kendisine bir şey

izafe edemez. Keramet bile olsa kader-i ilahi olduğunu bildiği için açığa

vurmasından bir zarar gelmez. Bu makam çok ağır bir makamdır. Bu kader

makamına girmek için birkaç devre geçmesi lazımdır.

Başta insanın bu makama ermesi ilahi irade ile istendiği takdirde kendisine şahsi

istek ve temenniler hakkında bazı emirler vaki olur. Bazı zamanlar bir yoklama gibi

sual gelir. Suale benzemez, ama öyle demek daha iyi olur. Mesela:

Gibi bir teklif vaki olur. Bunu takiben de:

Emri gelir. Daha başka şekilde zühd yolu telkin edilir. Ve o yolu tutar. Böylece bir

zaman kalbi boşalır. Bütün istek, arzu, temenni yok olur; yalnız Allah (CC) aşkı

kalır.

Bundan sonra gelecek tecelli değişebilir. Bazı vasıtalarla istemeye izin verilir.

Kısmetini istemeye başlar. Çünkü kısmetini alması ve nasibini yemesi lazım. Bu

sebepten yer içer, ama kaderin içinde kaldığını iyi bilir. Bunu bildiği halde yine

Allah’a (CC) dua eder. Nasip ister. Halbuki istemese dahi o şeyin geleceğini bilir.

Bunu yapmasının sebebi de edep icaplarına uyduğunu göstermektir. Bunu böyle

yaptığı için Allah (CC) indinde sevgi derecesi daha çok artar. Kerametlerin

saklanması halinden kurtulmak bir nimet sayılır. Bir velinin her işi açık olması da

ayrı bir fazilettir. Bu duruma gelmek için isteme derecesine çıkmak lazım. Haddi

aşmamak bir yüktür. Buna her veli dayanamaz. Bu makam ağırdır. Kader içinde

kalmak daha iyidir. Bir sürü güçlükler ve sır saklamalar ağır bir vazifedir. Ama

kader içinde hoş geçinmek daha rahattır. Çünkü gizli tutulması gereken bir hal

yoktur.

denir, geçilir.

Burada bir sual tevcih etmek mümkündür. Bu da bizim bu anlattığımız son şekil için

bir, Kaderiyeci tabirinin kullanılma tehlikesidir.

Madem kader içinde hareket ediyor, o halde emir ve vazifelerin ne lüzumu var?

Sonra:

Ayetini red demek oluvor gibi bir söz söylenmesi beklenebilir.

Bunun cevabı basittir. İlk bakışta hiçbir veli böyle bir kötü yola girmez. Allah’ın

(CC) sevgili kullarını böyle bir hareket yapmaktan tenzih ederiz. Şu iyi bilinmelidir

ki bu kadar yüksek bir makama eren kötülük yapamaz. Kötülüğe ait bütün arzuları

sönmüştür. Daha evvel de belirttiğimiz gibi bu hal lafla değil, kolay anlaşılması için

evvela hal sahibi olmak lazımdır. Bir insan, ilahi kudret ve kuvvet sayesinde en üst

makama çıksın; sonra da dinin emirleri dışında iş yapsın; bu imkansızdır. Bir defa

bu makam sahibinin iradesi Hakk’a (CC) bağlıdır. Hakk (CC) ise en güzel şeyleri

ister. Hakk’tan (CC) güzel işler zuhur eder. O insan, iyi iş yapmak için bir güçlükle

de karşılaşmaz. Allah (CC) onu her kötülükten esirger. Nasıl ki Allah-ü Teala (CC):

kullarımızdandı.”

Buyurdu. Diğer ayette ise:

Buyurdu. Bu, şeytana bir azar idi.. Ayrıca şeytanın:

Dediğini de Rabbimiz (CC) bize haber veriyor.

Yukarıdaki sualinle senin bir zavallı insan olduğun anlaşılır. Zamanımızın sapıkları

gibi bir veliyi görmek yerinde olmaz. Veli, Allah’ın (CC) himayesindedir. Diğeri ise

şeytanın kucağındadır.

Allah’ın (CC) himayesinde olana şeytan nasıl yanaşır? Böyle bir makam sahibi için

kötü şeyler nasıl düşünülür? Yukarıdaki soruyu sormak kadar düşünmek de bir

hatadır. Bu yolun hakiki yolcuları, yalnız hal sahibidir. Onlar, sözde bir veli geçinip

dinin emirlerini hiçe sayan değildir. Bu sual yolunu takip edenler, bir sapıklık içinde

bulunmaktalar.Allah (CC) sonsuz kuvvet ve kudretiyle bizleri bu yolun sapıklarından

saklasın. Ve bizleri muhafazası altına alsın. Bizleri ve bu yolun hakiki yolcularını

gerek dış ve gerekse iç alemi zengin olanlardan kılsın. İyiliklerini üzerimizden eksik

etmesin.