28. Makale: MÜRİDİN HALİNİ BEYAN

Rahat istiyor musun? Sürur, emniyet, sükûn, selâmet arzu ediyor musun? Ehl-i dil

olmak, sevgi, muhabbet içinde kalmayı arzu ediyor musun? Bu hallerden çok

uzaksın. Bunları yalnız dil ile arzu ediyorsun… Şayet tam manası ile istemiş

olsaydın; sende adi şeylere karşı meyil kalmayacaktı. Nefsin ölecek, dünya bir yana

olacak, ahiret sevgisine meylin olmayacak ve nihayet bunların yerini Allah (CC) ve

Peygamber (SAV) sevgisi alacaktı. Halbuki sen bunlardan uzaksın. Çünkü sende

şehevi sevgiler ve nefsanî arzular var…

Bu işler acele ile olmaz… Bekle… Olduğun yerde kal ve kendini biraz hesaba çek…

Bu halinle sana kapılar kapalıdır. Yollar sana açık değildir. Allah (CC) sevgisi içinde

olmayan bir işle zerre kadar ilgin olsa, bu yolun önü sana açılmaz… Sen mükâtep

–kesimli - bir kul olsan, efendinin senden bir kuruşu kalsa, kulluktan

kurtulamazsın…

Allah (CC) rızası dışında olan şeylere kalbinde bir nohut miktarı meyil olsa,

dünyanın manevi pisliklerinden âri ve beri olamazsın. Böyle devam ettikçe dünya

sevgisi seni sarar. Nefsini şehevi arzuların peşinden kurtaramazsın.

Bu yersiz hallerin hemen birden geçeceğini sanma!.. Yavaş yavaş olur… Senin

isteğinle olmaz… Bekle… Doğru çalış, helal ye, tâ ilâhi cezbe seni kaplayıncaya

kadar… Sonra Allah (CC) dilerse muradın hasıl olur…

O zaman olacak olur. Şum gider, uğur gelir. Uğursuzluk yok olur, nur gelir… Mânen

ilâhi bir kisveye bürünürsün. Selamete erersin… Ve nihayet, en yüksek mertebelere

çıkarsın. O gün:

İlâhi sözü can kulağına gelir… Bununla hoş olur, sevinirsin…

O ilâhi kaynak sana açık olur. Esrar perdeleri senin için açılır. Sana her şey ayan ve

her gizli beyan olur…

Kavuştuğun kaynak kurumaz. Kavuştuğun manevi zenginlik sonsuz olur. Her yandan

salınan sana gelir. Ani bir duraklama olursa; sakın sana bir şey gelmez diye

üzülme… Bu hale eremezsin diye mahzun olma! Bekle, sabırlı ol…

Altın sikkelerini bilmez misin? Her yerde dolaşır, her keseye girer… Ama sonu

n’olur? Bir kere altını düşün, parça parça herkeste boldur. Bir gün bakkalda

görülür, bir gün kasapta. Daha sonra manavda ve attarda, dabakta, süsçüde ve her

çeşit altın işi yapanlarda bulursun. Bazen adi işlerde de kullanılır. Nihayet bir

dirayetli sultan sayesinde o kötü ellerden alınır, kaplarda eritilir, haddelerden

geçer, inceltilir süs yapılır. Sultanlara bezek, padişahlara taç olur. İşte o çeşitli

ellerde gezdi, sonsuz zahmet çekti ve nihayet ereceğine erdi…

Allah’a (CC) inan! En faydalı işleri sana O (CC) yapar. O’na (CC) güven, en güzel

yola seni O (CC) sevk eder. Yalnız O’nu (CC) sev ve bağlan… Bir gün en yüksek

dereceye erersin ve en ulvi mertebeye kavuşursun.

Kapılar açılır. Sandık kilitleri sökülür. Her gün yeni yeni alemlerin kapıları sana

açılır.

Süs olan altınlar her yerde aranır. Yıllarca ellerde dönen altın şimdi padişahların

başındadır. Ateşlerde yanan, türlü cefa çeken o altın şimdi padişaha taç, sultana

süstür.

Ey iman sahibi, kadere inan ve onun çeşmesi önünde dur. Herhalde kazalara rıza

göster, sabırlı ol… Ancak bu yolda Hakk’ı (CC) bulursun ve bu uğurda çalıştığın

müddet Hakk’a (CC) kavuşursun… Dünyada çeşitli ilimlere erersin, öbür alemin

ufukları sana açık olur.

Bu alemden göç edince, başyardımcın Hakk (CC); şefaatçin Nebiler (AS),

arkadaşların salihler ve doğrular olur…Sabırla bekle… Aceleci olma… razı ol, Hakk’ı

(CC) itham altına alma. Ümitli ol, ancak böylelikle ilâhi af ve keremin serinliğini

ruhunda duyar ve Hakk’ın (CC) ikramına nail olursun…