26. Makale: EDEP PERDESİNİ AÇMAMAK

Yüzünden edep, namus ve kanaat perdesini açma… Bunun aksini yaptığın an halka

rüsvay olursun…

Halkın yardımını kalbinden çıkar, onlara güvenme… Kudreti, kuvveti Allah’tan (CC)

gör!..

Hakk’ı (CC) ve hakikatı gör, her halinde manevi meşgalen bu olursa, benliğin ölür,

şahsi arzuların söner. Şahsiyetçilik davasından kurtulur, herkesin iyiliğini

gözetmeye başlarsın… Dünya gözünden silinir, yalnız ahiret, cennet sevgisi ve

cehennem korkusu ile işlerini yapmaz olursun. Ruhunda sonsuz bir huzur duyar,

Hakk’ın (CC) iradesini görürsün… Kalbin, hak ve hikmetle dolar. Zulmet kaybolur,

nura boğulursun.

Daima, Hakk’ı (CC) gözet ki; kalbinde yalnız Allah (CC) sevgisi yaşasın. Başkasına

giriş hakkı kalmaz olur. Bu durumda İlâhi Vahdetin kapısı olan kalb basiretinin

bekçisi olursun. Elinde tevhid, azamet, ceberut kılıcı olur. Her gördüğün aşağılık

duyguları ruhundan kovar ve lüzumsuz şeyleri kökünden yok edersin.

Nefsin de, sana baş kaldıramaz. Hele kötü arzu timsali olan heva; şahsiyetçiliği

temsil eden irade ve arzu, sana hiçbir zaman dünya ve ahiret işlerinde yol

gösteremez.

Kalbinde, bir hakk ölçü vardır. İşittiğin her söz, gördüğün her hareketi hak ölçülere

vurursun. Daha ileri giderek Hakk’ın (CC) rızası önünde boyun eğer, bütün varlığınla

O’na (CC) teslim olursun. Bu halinde Allah’ın (CC) kulu ve emrine bağlı kalır, halka

uymaz ve onların arzularına gidemezsin. Bir zaman böyle gider.

Zaman olur, benliğin tamamen ölür. Bir hayali varlık gibi gezersin. Allah-ü Teala

(CC) bütün kuvveti ile seni muhafaza eder. Azamet ve sultanlığı hisarına sokar,

hakikat ve tevhid askeri ile etrafını çevirir. Her adım atışında gayri ihtiyari dikkatli

olmaya başlarsın. Çünkü, İlâhi bekçiler senindir. Nefis, şeytan, heva, irade, boş

ümit, yalancı çağrı ve daha tabiatın nice kötülük ve şaşkınlıkları sana yol bulamaz.

Ama her halde kader kendini gösterir.

Halk sana gelir nur almak için. Halk sana uyar doğruyu bulmak için… Halk seni

ister, maddi ve manevi bataklıklardan kurtulmak için.

Sen halka yol gösteren, dinin inceliklerini öğreten örnek bir insan olursun. Sende

çeşitli kerametler görülür, ama onlara aldanmadan Allah’a (CC) ibadet edersin.

Hak yolunda mücadele ederek, çeşitli güçlüklere göğüs gererek Allah’a (CC)

kullukta, yani ibadette sabredersin. O’nun (CC) yardımı ile, her kötülükten mahfuz

ve örnek bir insan olarak kalırsın.

Halkın meyli seni aldatmaz. Onların sevgi gösterisi seni yoldan çıkaramaz. Onların

seni büyütmeleri, elini eteğini öpmeğe koşmaları, kendini olduğundan fazla

göstermeğe yaramaz. Sen onlardan lüzumunda istifade etmeği de bilirsin. Hak

ölçüler dahilinde, ihtiyacın kadar alır, ötesini terkedersin…

Allah-ü Teala (CC), o sultan hakkında şöyle buyurdu:

Yine buyurdu:

kişilerin mükafatını eksiltmeyiz.”

İşte, bu cümleler, Hz. Yusuf’un (AS) meleki sıfatını anlatır. O’nun (AS) nefis

tarafını anlatırken de şöyle buyurulur:

kullarımızdandır.”

Hz. Yusuf’un (AS) marifet tarafı da şöyle dile geliyor:

Allah’a (CC) inanmayan cemaatı kati olarak terkettim. Onlar ahiret gününe de

inanmıyorlardı…”

Bu kitaplar, bir gün sana da gelir; o zaman büyük bir dost sayılırsın. Büyük nasibini

almış olursun. Sonsuz ilim, sonsuz kudret, seni kaplamış olur. Saltanatın her yere

şamil; emrin her yerde geçerli… Nefsin, senin için faydalı olur. Allah’ın (CC) izni ile

her şeye sözün geçtiği gibi nefsine de sözünü dinletirsin.

Dünya ve ukba işlerinin sahibi Allah’tır (CC). Cennet O’nun (CC) elindedir.

Nazarlarımız, O’nun (CC) kuvveti, kudreti yüzüne çevrili. O (CC) bizim zengin,

cömert Mevlamızdır (CC). Her şeyi bol ve ziyadesi ile verir.

İsteklerin son durağı orasıdır. Ondan öteye yol yoktur. El açacak ve yalvaracak

kimse bulunamaz.Bu anlatılanlar bir sırdır… Ve sözde kalır… Hakikatına Allah (CC)

eriştirir. Çünkü O (CC) Rahîm’dir (CC)…